kısır — kısrak, biç doğurmaz olan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısır — kısır, doğurmayan insan veya dört ayaklı hayvan; kısrak I, 236, 364; III, 88 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kısır — 1. is. Haşlanmış bulgur, taze soğan, maydanoz ve baharatla yapılan bir tür yemek 2. sf. 1) Üreme imkânı olmayan, döl vermeyen (insan ve hayvan) 2) Ürün vermeyen (toprak) Kısır toprak. 3) mec. Verimsiz, yararsız, sonuçsuz Kısır çalışma. Kısır… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısır döngü — is., man. 1) Bir önermeyi ikinci bir önermeyle ikinci önermeyi de dönüp birincisiyle tanıtlamaya çalışma yolu, fasit daire, döngü, kapsayıcı karşıtı 2) mec. Aynı olumsuz sonucu veren, çözüm getirmeyen durumların tekrarlanması, sürdürülmesi Ama… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısır bolmak — (kısraktan başka hayvan) kısır kalmak III, 88bkz: yozamak kısırkanmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
kisir — noun A spicy salad dish from Turkey made from bulgur wheat, similar to tabbouleh … Wiktionary
kışır — is., şrı, esk., Ar. ḳişr Kabuk Büsbütün aç, bir parça ağaç kışrı ve bir kuru portakal kabuğu bile bulamayan insan iskeletlerinin son iniltisini dinliyorduk. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
KISIR — Çocuğu olmaz, doğurmaz. * Münbit olmayan ve mahsul alınamayan verimsiz toprak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kısır — koyunun kuzulamamış iki yıllığı … Beypazari ağzindan sözcükler
kisir kisir — sessizce gülen … Beypazari ağzindan sözcükler