kayırma — is. Kayırmak işi, koruma, himmet, iltimas … Çağatay Osmanlı Sözlük
gayret — is., Ar. ġayret 1) Çalışma, çaba, çalışma isteği Arkadaşlarına yardımcı olmak arzu ve gayreti onu acıklı bir duruma düşürüyordu. M. Yesari 2) Koruma, esirgeme, kayırma duygusu Hemşehrilik gayreti. 3) esk. Kutsal sayılan şeylere yabancıların… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gölge — is. 1) Saydam olmayan bir cisim tarafından ışığın engellenmesiyle ışıklı yerde oluşan karanlık Etrafına gölge salmayan, yemiş vermeyen hangi kütük baltadan kurtulur? H. E. Adıvar 2) Güneş ışınlarından korunacak yer Sakın kesme, gölgesinde yorgun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
himaye — is., Ar. ḥimāye 1) Koruma, gözetme, esirgeme, koruyuculuk, gözetim Henüz ana himayesine ne kadar muhtaç olduğunu görüyorum. Y. Z. Ortaç 2) Kayırma, elinden tutma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller himaye etmek himaye görmek himayesine almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
himmet — is., Ar. himmet 1) Yardım, kayırma Himmetinizle fakir bir ailenin yüzü gülerse tabii siz de sevaba girersiniz. R. H. Karay 2) Çalışma, emek, gayret Bu iş çok himmet ister. 3) esk. Lütuf, iyilik, iyi davranma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iltimas — is., Ar. iltimās 1) Haksız yere, yasa ve kurallara uymaksızın kayırma, arka çıkma Onun için buraya kabul edilişimde bir iltimas seziyordum, buysa beni yerin dibine geçiriyordu. O. Kemal 2) mec. Birine herhangi bir konuda öncelik ve ayrıcalık… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iltimasçılık — is., ğı Kayırma işi, kayırıcılık veya kayırmacılık … Çağatay Osmanlı Sözlük
iltizam — is., esk., Ar. iltizām 1) Kayırma, bir tarafı tutma 2) Gerekli bulma 3) Kesenek Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller iltizam etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kayırıcılık — is., ğı Kayırma işi, iltimasçılık … Çağatay Osmanlı Sözlük
kayırılmak — nsz Kayırma işi yapılmak … Çağatay Osmanlı Sözlük